Tanım
İnsanoğlunun yeryüzündeki varolma savaşımı milyonlarca yıldan beri sürmektedir. Varolma savaşımızda savaşı sürdüren ve yeni durumlara uyum yaparak evrimleşen sadece biyolojik yapımız değildir. Biyolojik yapının üzerinde filizlenmiş olan ruhsal aygıtımızda benzer bir evrimi ve uyum sürecini yaşamaktadır. Bu süreç içerisinde ilkel alt-benlikten (id) ayrımlaşan ego (benlik) gelişmiş ve ego bazı savunma silahlarını geliştirmiştir. Tıpkı vücudumuzun sahip olduğu biyolojik savunma silahları gibi. İnsanda biyolojik dürtülerden başka bu dürtülere ikincil olarak bunlardan köken alan toplumsal veya bireysel gereksinimler ve dürtüler oluşur. Burada vurgulanması gereken nokta
biyolojinin , ruhun ve toplumun keskin sınırlarla ayrımı yapılamadığıdır.
İnsan biyolojisi dış dünyadan bir tehlike geldiğinde kaçabilir veya savaşabilir. Burada bir dış tehlike söz konusudur. Ancak benliğin savunma mekanizmaları denilince kişinin içinden (yani id veya superegodan) gelen bir tehlikeli ve çok güçlü dürtü veya varolan içsel dengeyi sarsabilecek uyarana karşı savunma yollarını anlamaktayız. Yani düşman içimizdedir. İçimizden gelen ve ne olduğunu bilincimizin anlayamadığı tehlikeye karşı savunma mekanizmalarımız tehdidin diliyle konuşur, yani tehlike ve ona karşı savunma mekanizması bilinçdışıdır. Savunma mekanizmaları bizim uyum yapmamızı genellikle kolaylaştırır. Bazen de uygunsuz ve işlevselliği bozacak duruma gelebilir. Bir insanın akyuvarlarının mikroplara karşı savaşması ne kadar normal ise savunma mekanizmalarının kullanımı da o kadar doğaldır. Ancak eğer akyuvarlar çok faaliyet gösterip vücut ısısını yükseltip hastalık duyurusu yaparlarsa önlem veya ek tedavi biçimleri düşünülür.
Bastırma (repression)
Egoyu rahatsız eden tüm dürtü, duygu ve deneyimlerinin bilinçdışına itilmesi ve orada tutulmasıdır. Çocukluğumuzla ilgili hatırlayamadığımız çoğu şey bastırma nedeniyledir. Oldukça zihinsel enerji tüketen bir savunmadır. Bir kişinin kendini tanımasının ve bilmesinin bastırmayı az kullanmakla olacağı ileri sürülebilir.
Akla uygunlaştırma (Rationalization)
Egoyu rahatsız eden, acı veren, sıkıntı yaratan durumlardan kaçınmak için akla yatkın görünen bir neden bulmaktır. "Bahane bulmak" deyimi çok uygundur. Örneğin cinsellikle ilgili korku ve kaygıları olan bir insan "öpüşmekten mikrop bulaşır" diyerek kendini rahatlatması ve akla uygun bir çıkış yolu yaratarak dengenin sürmesini sağlaması.
Yansıtma (Projection)
Kişinin kendinde varolan kabul edilemeyen dürtü ve istekleri sanki karşısındaki insanda varolduğunu ve kendisine yöneltiliyor gibi yorumlanmasıdır. Örneğin bir genç kıza karşı ilgisi olan delikanlının, genç kızın bir takım hareketlerinden kızın kendisine ilgisinin olduğunu çıkarsaması. Ya da çok öfkeli bir insanın "bende öfke veya kızgınlık yok onlar bana öfkeliler" demesi.
Yadsıma - İnkar (Denial)
Benlik için tehlike oluşturabilecek bir uyaranın yok sayılmaması, görmezden gelinmesidir. Örneğin babası ağır ve ölümcül hastalığa sahip bir kişinin sanki çok güçlü kurtuluş umudu varmış gibi babasının durumuna ilişkin duyguları hiç yaşamaması. Ya da kanserli bir kişinin hiçbir şey olmayacakmış gibi yaşaması.
Yer Değiştirme (Displacement)
Egonun kabullenemediği, tehlike oluşturabilecek bir dürtü veya duygunun farklı bir nesneye yöneltilmesidir.
Yer değiştirme düzeneği günlük yaşamda ve rüyalarımızda sıkça görülür. Çalıştığı yerde patronuna kızıp dürtüsünü tatmin edemeyen bir işçinin evde eşine kızması veya annesine öfkeli olan bir çocuğun tüm büyüklere veya kadınlara öfkeli olması en klasik örnekleridir. Düşlerimizde gerçekleri değil bunların sembolleriyle(yer değiştirme) rüyayı görürüz.
Karşıt Tepki Kurma (Reaction Formation)
Kişi benliğinin içinde gelişen katlanılamayan ve kabul edilmeyen dürtü ve duygulara bunların tam karşıtını göstererek kendisini savunur. İçndeki kabul edemediği yoğun cinsel dürtülere karşı kişi aşırı ahlakçı davranarak rahatlar. Çok olumsuz duygular beslenen bir kişiyle karşılaşıldığında aşırı kibar veya sevecen davranışlar da örnek verilebilir.
Kendine Yöneltme (Turning Toward One’s Self)
Genelde saldırgan dürtülerimizle başa çıkmada kullanılan bir savunma düzeneğidir.
Bizi engelleyen, yani dürtümüzü doyuma ulaştırmamızı engelleyen varlığa karşı öfke duyarız. Ancak bu öfke her zaman gösterilemez. Çünkü başkalarına kızmak, bağırmak vs davranışlar yasak, ayıp, uygunsuz olarak nitelenmiş ve içe atım düzeneği ile içselleştirilmiş, yani kişiliğimizin bir parçası olmuştur.
Örneğin babasına kızan bir genç neler yapabilir? Bastırabilir, inkar edebilir, bilinçli olarak kendini engelleyebilir, kızabilir, öfkesi yer değiştirip başkasına kızabilir ya da kendisine yöneltir. Başını duvarlara vurabilir, kendisini kesebilir ya da intihar edebilir.
Özkıyımların (intihar) büyük br kısmının nedeninin kendine yöneltme düzeneği ile olduğu kabul edilmektedir.
Yalıtma (İsolation)
Ruhsal yaşantılarımızın bilişsel ve duygusal yönleri vardır. Yaşantılarımızın hoş olmayan yanlarını hatırlamak veya fark etmek istemeyiz. Olayların bilişsel yönlerinin hatırlanıp duygusal yönlerinin hatırlanmayışı yalıtmadır. Bu durumda karşımızdaki kişi duygu yüklü olmasını tahmin ettiğiniz bir olayı duygusuz, kuru kuruya anlatır.
Örneğin, babanın ölümü, ya da işkenceye ilişkin anılar.
Somutlaştırma (Concretization)
Ego karmaşık ve belirsiz durumlardan rahatsız olur. Geleceğe yönelik planların belirsizliği, bilinçdışı korkular, sıkıntı gibi karmaşık ve yorumlanamayan duygular somutlaştırılır. Böylece belirsizliğe tahammülsüzlük (intolerance of ambiguity) ortadan kaldırılmış veya azaltılmış olur. Örneğin ölümle ilgili korkuları olan kişinin kalp hastası olduğuna inanması, iç dünyasından gelen
anlaşılmaz istek ve duyguları olan kişinin polis tarafından takip edildiğine inanması.
Hocam yaziniz cok bilgilendirici ve guzel olmus ayrica ingilizce isimler icin tesekkur ederim :)
Bilgilendirmeniz için teşekkürler.