Yanyana yürüyorlardı eve doğru. Genellikle konuşkan bir adamdı erkek arkadaşı, ama bu gece yol boyunca susmayı yeğledi. "Bana mı kızgın acaba?" diye düşündü. "Birşey yaptım galiba onu bu kadar sinirlendirecek. Acaba benden ayrılmayı mı düşünüyor? Benden bıktı işte!" Bundan sonrasının ise her yöne gitmesi mümkün. Genç kadın kurduğu bu senaryoya uygun olarak ya karşı bir kızgınlık gösterecek ya da partneriyle ilişkisini yeniden gözden geçirmeye başlayacak, zamanında onun da kendisini kızdıracak şeyler yaptığını hatırlayacaktır. Erkeği sessizleştiren ve iş ile, bir arkadaşla ya da aileyle ilgili olabilecek bambaşka, basit bir sıkıntı hedefini şaşırmış bir ok gibi bu ilişkiyi vuracaktır. Aslında kehanetlerde bulunarak sabote ettiğimiz o anın geçmesini beklemek başımızı dertten kurtaracaktır belki de.
Beklediğimiz cevabı alamadığımızda, beklediğimiz saatte gelmediğinde, sürprizimize beklediğimiz gibi sevinmediğinde ya da terfimiz soğuk bir yüz ifadesiyle karşıladığında ardı ardına olumsuz düşünceler geliştirmeye başlarız. "Beni sevmiyor!", "Bana aldırmıyor!", "Benden birşey saklıyor!" diye sonu olmayan bir akışın içinde buluveririz kendimizi. Bunlara olan inancımızla da ya tartışmaya gireriz ya da eşimizden uzaklaşıveririz; belki de alır başımızı gideriz. Haksız yere suçlandığını düşünen eş ise ya karşı saldırıya geçer ya da kabuğuna çekilir ve "Ne yaptım ben şimdi?" diye kara kara düşünmeye başlar. İncinmiştir, ve artık onun zihni de bol bol çarpıtılmış düşünce üretebilir. "Beni boş yere suçladı. İşte benim duygularımı umursamadığının bir başka göstergesi."
Bir diğer tarafta pozitif önyargı da diyebileceğimiz, flört ya da balayı devresinde yaşanan bir yanlış yorumlama vardır. O hata yapmaz, her yaptığı doğrudur, mantıklı bir nedeni vardır, bizim iyiliğimiz için yapmaktadır. Bu da taraflarda yanlış bir güvence, güvenlikte olma hissi yaratabilir.
Yanlış anlama ve yanlış yorumlama, bir eşin diğeri hakkında çarpık bir resim geliştirmesiyle oluşan aktif bir süreçtir. Asıl olan, hiçbir zaman karşımızdakinin düşünce ve duygularını gerçekten bilemeyeceğimizdir. Diğerlerinin tutumlarını ve beklentilerini anlamak için genellikle çok da net olmayan bazı işaretlere, bu işaretleri çözebilmek için ise bizi yanıltması çok da mümkün olan kodlamalarımıza güveniriz. O andaki duygu durumumuza bağlı olarak bu kodlamaları deşifre ettiğimizde ise doğru olduğuna inandığımız çarpıtılmış sonuçlara varırız.
Genellikle yorumlarımızın sağlamasını yapma ya da iletişimlerimizin netliğine odaklanma huyumuz da yoktur. Aslında çiftler, hayal kırıklıkları, endişe ve öfke duygularının temel bir anlaşmazlıktan değil de hatalı iletişim ve birbirleri hakkındaki önyargılı yorumlardan kaynaklandığını gördüklerinde, zorlukların üstesinden gelebilirler. Bunları düzeltmek için attıkları her adımla eşler daha doğru ve mantıklı sonuçlara yaklaşacaklar ve evliliklerinde çatışmalara ve hatta düşmanlığa neden olan yanlış anlama kısır döngüsünden kurtulacaklardır. İlişkiye dışarıdan bakarak dinamiklerini görmek taraflar için bazen zor olabilir. Böyle zamanlarda bazen yakın bir arkadaşla ya da profesyonel yardım alınabilecek bir terapistle paylaşılabilecek bu süreci atlatmak daha kolay olacaktır. Peki ne yapabiliriz? Bir sonraki yazımızda iletişim, uyum ve esneklik üzerine daha detaylı konuşalım.