Bu iki kelime günlük kullanımda, değişik anlamlar yüklenilerek kullanılırlar. Örneğin bir kişi için "ne kadar bilinçli insan" dediğimizde psikolojide kullandığımız bilinç kavramından farklı olarak o kişinin "aydın" veya "entellektüel" kapasitesini düşünürüz. Psikolojide söz edilen bilinç, beynin bilgiyi işlemlemede gerçeklere uyumu önde tuttuğu, mantıksal (logical) düşünmenin egemen olduğu zihinsel süreçlerdir. Yani kişi bir uyaranı beyninde gerçeklerle ve mantıksal ilişkilere işlemleyerek sonuca varır. Bu tür işlemlemelerde düşüncelerin, duyguların ve anıların ilişkileri yer zaman ilişkileri, neden sonuç ilişkileri ve diğer tüm bağlantıları gerçeğe uygun olarak kurulur. Bu esaslara göre gelişen zihinsel işlemlemenin sonucundaki davranış da uyumsal (adaptive) olur. İşte bu zihinsel işlemleme sistemi insanoğlunun hayatta kalmasını sağlar.
İnsan yavrusunun beyni doğar doğmaz bilinçli işlemleme yetisine sahip değildir. Bilgileri bilinçsiz olarak işlemektedir. Yani bilgiler yer-zaman, neden-sonuç ilişkisi ve gerçeklik üzerine kurulmamıştır. Bu bilinçsiz işlemle bölmesine unconscious denmektedir. Bu kelime
aslında "bilinçsiz" anlamına gelir, ama Türkçe'ye "bilinçdışı" olarak girmiştir. Çocuk büyüdükçe yaşamın gerçekliği bilinçli işlemlemenin gelişmesini kaçınılmaz yapar. Yani kendimizden büyük bir çocuk bizi döver, fiziksel olarak çocuk yetersiz olduğundan yaşamak için anne ve babaya muhtaçtır, baba yaramazlığı öğrenirse döver, para olmadan bakkal amca bir şey vermez gibi pek çok örnek verilebilir. Çocukluk dönemimize özgü bu zihinsel işlemleme biçimine "birincil süreç" (bilinçsiz), erişkinlik dönemimize özgü zihinsel işlemleme biçimine de "ikincil süreç" denir. Bu zihinsel süreçlerin hiçbirisi beyinde özel bir anatomik bölgeye karşılık gelmemektedir. Yani iki süreç de beynin her bir nöronunda oluşmaktadır ve tüm beyin hücreleri bu süreçlere katılmaktadır. İlginç olan nokta bu iki süreç arasında bir bıçak sırtı gibi keskin geçişler olmamasıdır. Yani bir davranışımızı açıklarken, söz konusu davranışın %100 bilinçli veya %100 bilinçdışı kaynaklı olduğu söylenemez. Belirli bir davranışımızın bir kısmı bilinçli işlemlemelerden bir kısmı da bilinçdışı süreçlerden köken alabilmektedir.
Bilinçdışı süreçler kişi tarafından bilinçli olarak kolayca farkına varılamadığından, anlaşılıp yorumlanamadığından, veya tanınamadığından dolayı ruhsal hastalıkları tedavisinde önemlidir. Örneğin günde 20-30 defa ellerini yıkayan veya işinden kaçıp ev kapısının kilitli olup olmadığını kontrol eden ya da küçücük bir kediden abartılı korkan bir kişinin bu davranışlarında bilinçdışı faktörler önemli rol oynamaktadır. Ancak kişi bu faktörlerin ne olduğunu anlayamadığından, kavrayamadığından davranışına anlam veremeyebilir, davranışını kontrol edemeyebilir. Yani düşmanını tanıyamayan savaşı kazanamaz.