Yas

Yas; insanın kayıplara verdiği doğal ve evrensel bir yanıttır. Yas denilince aklımıza sevdiğimiz bir kişinin ölümü sonrası yaşadıklarımız gelse de, yas değer verilen her türlü nesnenin kaybıyla ilgili olabilir.
Yas dilimizde tek kelime gibi görünse de aslında bir çok süreci ve durumu içinde barındırır. Bunu, ingilizcede kullanılan kelimelere baktığımızda daha net görebiliriz. Örneğin;

Kayıp (İng: Bereavement) : Ölüm sonucu kayıp yaşama durumu
Matem (İng: Mourning) : Kayıp sonrası, kültürel ve sosyal geleneklerin de içinde bulunduğu uyum sağlama süreci
Yas: (ing: Grief) : Herhangi bir kayba verilen duygusal tepki
Beklenen yas (İng: Anticipatory grief): Beklenen kayıptan önce yaşanan üzüntü.

PATOLOJIK (HASTALIKLI), KOMPLIKE VEYA UZAMIŞ YAS
Kayba verilen, ruhsal ve/veya fiziksel sağlık sorunlarının da eşlik ettiği, anormal duygusal tepki dir. Patolojik yası anlamak için normal yası da anlamak gerekir. Genel olarak normal yas tepkisi şu şekilde gözlenir;
1) Şok ve inkar : Kaybın hemen arkasından yaşanan şok ve hissizlik dönemidir. Bu dönemde inkar ve inanmama gözlenir.
2) Kızgınlık ve isyan : Bu dönemde kaybeden kişiye özlem kızgınlıkla kendini gösterir, kişi her yerde kaybettiğini arar.
3) Pazarlık : Bu dönemde kişi Tanrı ile pazarlık etme girişimlerinde bulunur. Bu aşamada temel düşünce “başıma gelenleri kabul edeceğim ancak bazı şartlarım var” şeklindedir. Artık kayıp kabul edilmeye kayıp sornası hayatın koşulları gözden geçirilmeye başlanmıştır.
4) Depresyon : Kişi kendini büyük bir boşlukta gibi hissedebilir. Ruh halinde düzensizlikler, yalnızlık duygusu, sosyal çevreden uzaklaşma görülebilir. Bununla birlikte ağlama ,iştah bozuklukları , kayıptan önceki gibi iş yapamama görülebilir. Bu belirtiler bireysel farklılıklarla kişiden kişiye göre değişebilir.
5) Kabullenme: Kişi yaşanılan kaybı kabullenir ve eski yaşamına geri döner.

Yas tutma süreci; yaşanılarak tamamlanması gereken normal bir süreçtir. Normal yas sürecini yaşayamayan kişilerde ikincil ruhsal ve bedensel sorunlar gelişebilir. Kaybın sosyal olarak inkarı, ölen kişinin son hastalığına ait bedensel şikayetlerin ortaya çıkması ve bu nedenlerle psikiyatri dışı hekimlere başvuru, sosyal çevre ilişkilerinde bozukluk veya gerileme, duygusal olarak donuk tepkiler verme, sosyal olarak uzaklaşma, iş yaşamı ve sosyal hayatıyla ilgili kararsızlık veya yanlış kararlar, ölenin eşyalarının saklanması, sık sık mezara gitme, ölenle ilgili konular konuşulurken ağlama ve 6 ay süre ile bu sıkıntıların devam etmesi “patolojik (normal olmayan /hastalıklı) yas” ı düşündürür.

NORMAL YAS İLE PATOLOJİK YAS NASIL AYRILIR?
Genel olarak bakıldığında, normal yastan patolojik yası ayıran durum, kişinin beklenenden uzun süre yas yaşaması ve bu yas tepkilerinin, içinde yaşanılan kültürde normal karşılanmayacak derecede olmasıdır. Patolojik yas; aşırı suçluluk hissi ve kendini suçlama, değersizlik hissi, yaşamın gereklerini uzun süre sürdürememe, ve hatta intihar düşüncelerinin de varlığıdır. Bunlar normal bir yas sürecinin bulguları değildir ve genellikle tedavi gerektirirler.

Patolojik yas; süresi ve kişinin gündelik yaşam işlevselliğine etkisinden çok ölenle ilgili aşırı uğraşın yoğunluğu ile bağlantılıdır. Sürekli, rahatsız edici aşırı uğraşın, eşlik eden yoğun üzüntüyle bir yılı aşkın sürmesi tedavi gerektirir. (Süre konusunda araştırmacılar arasında bir fikir birliği yoktur.)
Normal yas süreci , kişi enerjisini kayıp dışındaki yaşama yeterli olarak aktardığında tamamlanır. Bu, yas sürecinin işlevselliğine işaret eder ancak süreç işlevselliğini kaybederse ya da beklenenin dışında gelişirse patolojik yastan bahsedilir.

Patolojik yas, kayba verilen aşırı tepkinin belirtileri ile kategorize edilebilir yani kişinin nasıl tepki verdiğine göre yasın tipi de değişebilir. Patolojik yası olan çoğu insan normal yas tepkileri ile ilerler fakat bu tepkiler çok daha uzun ve derindir. Bu nedenle, şimdilerde uzmanlar “Uzamış yas bozukluğu” diye bir tanı ketagorisi geliştirilmeye çalışmaktadırlar. Şimdilik patolojik yas tanımı; kayba karşı duyulan özlemin yoğunluğu, ölümü kabul etmede güçlük, ölümden beri kimseye güvenememe, aşırı acı çekme, günlük hayatına devam edememe, ölüyle ilgili tekrar eden rüya ve kabuslar, duygusal olarak hiçbirşey hissedememe ve kimseye bağlanamama, hayatın anlamsızlığını düşünme, geleceğin boş olduğunu hissetme, kaybı hatırlatan herşeyden kaçma, kendinin daha az farkında olma ve bu belirtilerin 6 aydan uzun sürmesi, gibi belirtilerle tanımlanmaktadır.

PATOLOJİK YAS TİPLERİ

Karışık yas: Kişinin yaşadığı kaybın ardından en az 6 ay geçmesine rağmen kayıp yaşayan bireyin, yaşam alanlarındaki işlevselliğinin giderek bozulması sonucu oluşan bir sorun olarak nitelendirilmektedir. Karışık yas kendini, Kronik yas, gecikmiş yas, abartılmış yas, maskelenmiş yas ya da patolojik yas gibi çeşitli biçimlerde göstermektedir. Bireyin yas tepkileri uzun süredir devam etmekte ve kayıp sonrası oluşan acı derinleşerek artmaktadır.

Engellenmiş yas: Yasa verilen tepkinin normalden az veya hiç olmaması durumudur. Genellikle hatırlatıcı herşeyden kaçınma ile görülmektedir. Bu yas tipi yaşlılarda ve çocuklarda daha çok görülmektedir. Çevresel etkenlerin dışında; Kişinin çocuklukta ebevynle kurduğu bağın kaçıngan bir stilde olması nedenler arasında görülebilir.

Uzamış yas: Yas tepkilerinin kayıptan uzun bir süre sonra görülmeye başlanmasıdır. Kayıptan sonra uzun bir süre kişide duygusal olarak donukluk hakimdir.

Hipertrofik/aşırı büyüyen yas: Yaşanan acı, çok büyük duygusal bir acıdır ve bu nedenle ne kadar süre yaşanabileceğini söylemek güçtür. Genellikle 3-4 ay sonra yoğunlukta azalma görülebilir. Erken dönemde yaşanan aşırı yoğunluktaki yasın sonrasında yoğun strese, hatta ağır (majör) depresyona neden olabileceği düşünülmektedir.
Kronik yas: En sık görülen çeşittir. Tekrar tekrar özlem ve üzüntü duygularını yaşayan kişi ölen kişiyi kafasında yüceltmekten kendini alamaz, yine ne kadar sürünce kronik denilebileceği konusunda görüş birliği yoktur.

Travmatik yas/Komplike yas: Travma: Bireyin kişiliği ve ruhsal yapısı üzerinde şu veya bu ölçüde kalıcı etki bırakan olağan dışı felaket niteliğinde bir yaşantının anılarından kaynaklanan rahatsızlık durumu olarak tanımlanır. Böyle olayların (travmatik olay) yol açtığı hastalık durmuna da Travma sonrsı stress bozukluğu denir. Travmatik yas ise; Zamansız ve beklenmedik bir anda ve özellikle şiddet ya da korkunç bir olay sonucu meydana gelen ölümlerin ardından bireyde oluşan tepkiler ve bu tepkilere bağlı olarak, bireyin yaşam alanlarındaki işlevselliğinin önemli derecede olumsuz etkilenmesi olarak tanımlanır. Travma ve kaybın, birey üzerinde yarattığı ikili etki, birey için temel bir psikolojik yük olmakta ve bireyin değerlerini, beklentilerini, dünyayı algılama biçimini ciddi oranda zorlayarak yas tepkilerinin bitirilme süresini uzatmaktadır. Ayrıca, travmatik yas yaşayan bireylerde, yaşadıkları travmaya bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğu gelişebilmektedir.

Patolojik yasta ortaya çıkan inkar, kızgınlık, şok, kaçınma tepkisizlik, bir geleceğinin olmadığı hissi, güvenliğinin parçalandığı hisslerinin travma sonrası stres bozukluğu belirtilerine benzemesinden dolayı şimdilerde travmatik yas tanımı kullanılması önerilmektedir. Buradaki travma kelimesi, ayrılık yaşantısının kişiyi travmatize edici(travmayı tekrar yaşatıcı) özelliğine de işaret eder. Böylece travmatik yas teriminin, patolojik yastaki hem travmatik yaşantı belirtilerini hem de ayrılık yaşantısının ortaya çıkardığı belirtileri tanımlayabileceği düşünülmektedir.

YAS SÜRECİ VE KAYBA YÖNELİK UYUMU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1- Ölen kişinin kimliği
2- Ölen kişi ile ilişkinin doğası
3- Ölüm biçimi
4- Geçmiş kayıpların varlığı
5- Kişilik özellikleri
6- Sosyal destek
7- Yas sürecinde oluşan sıkıntılar

PATOLOJİK YASTA TEDAVİ YÖNTEMLERİ

YAS TERAPİSİ:
Danışanın kayıpa ilgili çözülmemiş duygularını çözmek ve yası tamamlama sürecinde, kişinin sıkıntılarıyla başa çıkma becerilerini arttırmak ve normal hayata dönmesini sağlamak amaclarını taşır. Komplike yas belirtilerini azaltmak bu sayede mümkün olur. Komplike yas ağır yaşanan ve işlevsiz davranışların göründüğü ve matemi yaşayıp tamamlama sürecine gitmeyi engelleyen bir durumdur. Bugün normal ve anormal yas ile uzamış ve komplike yas arasında bir devamlılık bulunmaktadır. Patoloji tepki, süresi ve bazı davranışların yokluğu ile ayrılır. Yas terapisinde kişinin yasını anlamlandırması ve ayrılma çatışmasını çözmesi sağlanır. Çatışma çözülmeye çalışılırken, kişinin daha önceden yaşadığı ve kaçtığı duygularda gündeme alınır. Bunu başarmak için terapist sosyal destek de sağlamalıdır. Yas çalışmasında özellikle kişinin yas tutmasına izin verilir ve buna ortam sağlanır buna yönelik çevre düzenlemesi yapılır.

Kullanılan teknikler: Davranış düzenmlemesi ve bilişsel yeniden yapılandırma gibi bilişsel davranışçı metodlar kullanılır. Bu yöntemlerle kişinin gerçeğe uygun olmayan “izin verme” inançları (kişi ölüye bir türlü izin veremez) yerine işlevsel inançlar koyulmaya çalışılır. Yas terapisinde kayıpla ilgili anılar, tamamlanmamış görev değerlendirmeleri yapılırken anılar tarafından izin verilmeyen duyguları yaşamada eksiklik ile başa çıkma, ölenden sonra bağlı olunan objeyi araştırma ve etkisiz hale getirme (bazı danışanlar, kayıptan geriye kalan objelerden bazılarını ilişkiyi koruma amacıyla saklarlar), kaybın sonu hakkında bilgilendirme, yas hakkındaki fantazilerle başa çıkma ve sonuç olarak danışanın “hoşçakal” demesini, kişinin ölenle vedalaşması sağlanmaya çalışılır.

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ:
Biliş: Zihinsel olarak bilme anlamını taşır. Bilişsel terapi de bu bağlamda kişinin düşünceleri ile uğraşır. Bilisel davranışçı terapi; işlevsel olmayan yani günlük hayatta işe yaramayan düşüncelerimizin, duygu ve davranışlarımızı etkilediğini söyler. Bu işlevsiz düşüncelere de “çarpıtılmış düşünceler” adını verir. Terapide bu düşünceler ve inançlarımızı yani temeldeki, kendimiz, dünya ve diğerleri hakkındaki görüşlerimiz değiştirilerek sonuca ulaşılmaya çalışılır. Bu bakış açısıyla; kayıp kişinin kontrolünde olmayan, kaybedilenle ilgili inançlarını , duygularını ve davranışlarını değiştiremeyeceği bir olaydır. Yas ise sadece duygusal değil aynı zamanda bilişsel ve davranışsal bir adaptasyon sürecidir. Ölüm gibi bir olayda duygular, sadece düşüncelerden çok daha ön planda görünür. Bu nedenle diğer yaklaşımlar duyguyu ve duyguyu yaşamayı ön plana alırken bilişsel terapi kişinin duyguları, davranışları, kişinin kendi hakkında, dünya hakkında ve gelecek hakkında düşüncelerinin değerlendirmesi arasındaki bağa dikkati çeker. Ölüm bireyde bu çok temel olan dünya ve diğerleri hakkındaki noktayı yaralar. Bilişsel yaklaşıma göre patolojik yas, aşırı duygusal tepkiyle birlikte, bu çarpıtlılmış düşüncelerden şekillenir. Örneğin: yas tutan kişi çarpıtılmış düşüncesiyle, ölümün ardından “bana bunu nasıl yaptı”, “onun hayatını kurtaramadığım için suçlu ve değersizim diye düşünebilir veya ölümü değersizliğinin onaylanması olarak görebilir.” diye düşünebilir.

Kullanılan teknikler: Travma sonrası stress tedavisinde kullanılan tekniklerden yararlanmanın yanı sıra özel olarak, rahatsız eden duygu ve davranışa yol açan düşünce şeklinin değiştirilmesi olarak adlandırılan bilişsel yeniden yapılandırma, otomatik/çarpık düşünce ve temel inanç değiştirme, yaklaşımın ana hedefidir. Yas yaşayan kişide sık görülen bir diğer işlevsiz düşünce biçimi: “Eğer hayatım alıştığım gibi yolunda olmayacaksa, mutlu olamam ve kendi başıma yeterli olamam”. Yas la çalışırken kişilere bundan sonra hayatının aynı olmayacağını fakat bunun gibi zor olaylarla geçmişte başettiklerini ve şimdi de baş edebilecekleri hatırlatılmalıdır bu nedenle başa çıkmak için kullandıkları yolları tekrar ve yeterli düzeyde kullanmaları için yardım edilmelidir. Kaybın anlamı ve kayba yapılan atıflar tartışılarak, onu bırakmak ile kaybı unutmak arasındaki ayrım yapılarak, normal hayat düzeni içine kayıpla ilgili aktiviteleri (mezara gitme,albümlere bakma) bütünleştirerek, işlevsiz anıları, değerli anılarla yer değiştirerek uyum sağlayıcı bir başa çıkma sağlanabilir.


TÜM KİTAPLARDA %45'E VARAN İNDİRİMLER

İyi Hissetmek
%25
indirim
375 TL
281.25 TL
Hayatı Yeniden Keşfedin
%25
indirim
350 TL
262.5 TL
Mod Terapisi
%25
indirim
270 TL
202.5 TL

İçerik Yazarı: